Takvimler 12 Kasım 1833’ü, saatler gecenin geç saatlerini gösteriyordu. Karanlık gökyüzü bir anda güneş doğmuş gibi aydınlandı. Sanki gökten kar yerine ışık yağıyor, yıldızlar birer birer yere düşüyordu.
Görenlerin gözlerine inanmakta güçlük çektiği nesilden nesle aktarılan bu olay, adını Aslan takımyıldızı Leo’dan alan, Leonid meteor yağmuruydu.
Dönemin gazetelerinde ve diğer yazılı kaynaklarında yer alan tanıklıkları değerlendiren araştırmacılara göre, o gece 9 saatte 240 binden fazla meteor, gökyüzünü aydınlattı. Bir saatte 70 bine yakın yıldız kaymasına tanıklık edildi.
Meteor yağmuru, ABD’nin dört bir yanında net bir şekilde gözlemlendi. Gökyüzündeki aydınlık o kadar güçlüydü ki binlerce kişi uykudan uyandı ve heyecanlı bağırışlarla komşularını da uyandırdı. Diğer yandan bu emsalsiz anları “dünyanın sonunun geldiği” şeklinde yorumlayıp paniğe kapılanlar da vardı.
1966’daki Leonid meteor yağmuru
HER SENE SONBAHARDA YAŞANIYOR
Aslına bakılırsa Leonid meteor yağmurları her yıl sonbaharda meydana geliyor ve 55P/Tempel-Tuttle kuyrukluyıldızının geçişi sırasında bıraktığı irili ufaklı parçacıkların etkisiyle ortaya çıkıyor.
Çoğu zaman saatte 10-15 meteorla sınırlı olan yağmur pek dikkat çekmiyor. Ancak kuyrukluyıldız, yörüngesinin elips şeklinde olması nedeniyle her 33 yılda bir Dünya ve Güneş’e çok yaklaşıyor. Bu da tıpkı 1833’tekine benzer manzaralar ortaya çıkmasına neden oluyor.
Söz konusu döngü binlerce yıldır devam ediyor. Örneğin Antik Yunan gökbilimcilerinin eserlerinde bu olaydan bahsedilirken Aslan takımyıldızındaki konumu vurgulanıyordu. Çinli gökbilimcilerin MS 902 yılında kaleme aldığı bir eserde de meteor yağmurunun yaşandığı gece “yıldızlar yağmur gibi döküldü” sözleriyle tarif ediliyordu.
Alman bilim insanı Alexander von Humboldt da 1799 yılında Güney Amerika kıtasındaki seyahati sırasında karşılaştığı meteor yağmurunu notlarında şöyle tarif ediyordu:
“Dört saat boyunca binlerce ateş topu ve kayan yıldız düştü. Çoğu Jüpiter gibi parlaktı. Arkalarında uzun duman izleri bıraktılar.”
2022’deki yağmurun Rusya’da çekilmiş bir fotoğrafı
METEOR ARAŞTIRMALARININ YOLUNU AÇTI
Yine de 1800’lü yıllarda, meteor yağmurlarının ve fırtınalarının nasıl oluştuğuna dair bilimsel bilgi sınırlıydı. Dönemin gökbilimcileri bile henüz meteor yağmurlarının sebebinin kuyrukluyıldızlar olduğunu bilmiyordu. Bu nedenle insanların korkuya kapılması ve yaşananları insanlığın sonunu getirecek bir felaket olarak yorumlaması pek de şaşırtıcı değildi.
Ama insanlığın sonu gelmedi. Aksine Leonid meteor yağmurlarıyla ilgili araştırmalar, modern meteor astronomisine zemin hazırladı. Bilim insanları, bu kadar büyük bir olayın nedenlerini anlayabilmek için çalışmalar yürüttü.
Bu alanda öne çıkan isimlerden biri Yale Üniversitesi’nden Denison Olmsted’di. Olmsted, kamuoyunun gözlemlerini derleyebilmek için gazetecilerden yardım dahi istemişti.
Olmsted’in teorisi, meteorların kaynağının Dünya’nın atmosferinin dışı olduğu yönündeydi. Bu konudaki ilk makalesi 1834 yılında American Journal of Science and Arts isimli bilim dergisinde yayımlandı.
2001’deki meteor yağmuru Japonya’da böyle görüntülendi
BİR SONRAKİ FIRTINA 10 YA DA 11 YIL SONRA
1866 yılında yaşanan meteor fırtınası 33 yıl önceki kadar kuvvetli olmasa da yine dikkat çekiciydi. Bunun üzerine bilim insanları yaşananların sorumlusunun bir kuyrukluyıldız olabileceğini düşünmeye başladı.
Nitekim söz konusu kuyrukluyıldız da 1 yıl önce Wilhelm Tempel ve Horace Parnell Tuttle tarafından keşfedilmiş ve bu ikilinin isimleriyle anılır olmuştu.
Bilim insanları günümüzde meteor fırtınaları konusunda çok daha fazla bilgiye sahip. Bu da tahmin yapmayı kolaylaştırıyor. Bir sonraki büyük Leonid meteor yağmurunun 2033 ya da 2034 yılının sonbaharında olması bekleniyor.
1833’teki meteor yağmuruna dair en bilinen tasvirlerden biri, İsviçreli ressam Karl Jauslin’e aitti. Olay sırasında Pennyslvania’da yaşayan Joseph Harvey Waggoner, 55 yıl sonra tanıştığı Jauslin’e gördüklerini anlatmış, o da bunları kâğıda geçirmişti. Resimde köy meydanında toplanmış bir grup insan, hayretler içinde gökyüzündeki kayan ışıkları izliyordu. Waggoner, yıldızların bir anda her yönden dökülmekte olduğunu ve bu hareketliliğin günün ilk ışıklarına kadar azalmadan devam ettiğini söylemişti.
The Washington Post’un “The massive meteor shower that convinced people the world was ending” başlıklı haberinden derlenmiştir.