Türk ekonomi yönetiminin politikaları ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sıkılaşma adımlarının ardından uluslararası kuruluşlar ve yabancı yatırım bankaları art arda Türkiye’ye yönelik beklentilerini olumlu yönde revize etti.
TCMB’nin enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığını ortaya koymasıyla Türkiye’nin CDS’sindeki gerileme hız kazandı. Mayıs ayında 700 baz puan seviyesinde olan Türkiye’nin CDS’si, 5 Kasım Cuma günü 330 baz puana inerek son 35 ayın en düşük seviyesini gördü.
Bu gelişmeler yatırımcılarda karşılık bulurken Türk ekonomisinin görünümüne ilişkin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ve yatırım bankalarının görüşlerindeki olumlu değişimi de beraberinde getirdi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, 8 Eylül’deki değerlendirmesinde, Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken not görünümünü 2 yıl sonra “negatif”ten “durağan”a çıkardı.
Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) 29 Eylül’de Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit etti ve kredi notu görünümünü “politika değişikliği” nedeniyle “negatif”ten “durağan”a çıkardı.
Açıklamada, siyasi belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla 2026’ya kadar yeni ekibin Türk ekonomisini dış borçla finanse edilen tüketimden uzaklaştırarak daha dengeli dış ve mali hesaplara, daha kabul edilebilir enflasyon seviyelerine doğru yeniden dengeleyebileceğine inanıldığı belirtilerek, “durağan” kredi notu görünümünün, Ortodoks para politikalarının yeniden uygulanmasından dolayı Türkiye’nin kredi itibarına yönelik dengeli riskleri yansıttığı kaydedildi.
Ayrıca S&P, Türkiye’de son dönemdeki politika düzenlemeleri nedeniyle 1 Aralık’ta takvim dışı değerlendirmeye giderek ülkenin kredi görünümünü revize etti. Kuruluş, Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çevirdi. S&P’den yapılan açıklamada, ödemeler dengesinin daha da iyileşmesi, döviz rezervlerinin daha hızlı artması ve gelecek 12 ay içinde dolarizasyonda düşüş görülmesi halinde uzun vadeli ülke notunun bir kademe yükseltilebileceği ifade edildi.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), eylülde Türkiye ekonomisine ilişkin 2023 yılı büyüme beklentisini yüzde 2,5’ten yüzde 3,5’e çıkardı. Yukarı yönlü revizyonun, seçim öncesi mali canlanmanın etkisiyle yılın ilk yarısındaki güçlü büyümeyi yansıttığı aktarılan EBRD raporunda, ülke ekonomisinin 2024’te yüzde 3 büyüyeceği öngörüldü.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 2,6’dan yüzde 3,7’ye yükseltti. Türkiye’nin gelecek yıl da yüzde 1,9 büyüyeceği tahmin edildi.
Dünya Bankası, Türkiye’nin bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahminini yüzde 3,2’den 4,2’ye yükseltti. Bankanın ekim ayında yayımlanan Avrupa ve Orta Asya bölgesine yönelik Ekonomik Güncelleme Raporu’nda, Türk ekonomisinin gelecek yıl yüzde 3,1 ve 2025’te yüzde 3,9 büyümesinin beklendiği kaydedildi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) da Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentilerinde bu yıl ve gelecek yıl için yukarı yönlü revizyona gitti. Fon, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4 ve gelecek yıl yüzde 3,25 büyüyeceği tahmininde bulundu. IMF, temmuz ayındaki tahminlerinde, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3 ve gelecek yıl yüzde 2,8 büyüyeceğini öngörmüştü.
Ayrıca IMF’nin, James Walsh liderliğindeki IMF heyetinin 25-29 Eylül’de yaptığı Türkiye ziyaretinin ardından ülke ekonomisine ilişkin paylaştığı değerlendirmelerde de Türkiye’de seçimden bu yana uygulanan politika değişikliğinin memnuniyetle karşılandığı aktarıldı. Açıklamada, politika faizinin yükseltilmesi, vergilerin artırılması ve bazı finansal sektör önlemlerinin serbestleştirilmesi yönündeki son adımların riskleri azalttığı ve yatırımcı güvenini artırdığı belirtilerek, TCMB’nin rezerv pozisyonunun da iyileştiği ifade edildi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), kasım ayında yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini bu yıl için yüzde 4,3’ten yüzde 4,5’e yükseltti. Türkiye ekonomisinin 2024’te 2,9 büyümesi beklenirken, 2025’te büyümenin yüzde 3,2’ye yükseleceği tahmin edildi. Örgütün Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesinde, sıkılaşan para politikası ve enflasyonun hane halkı tüketimini zayıflatacağı, bununla birlikte Türkiye’nin ihracatının daha güçlü bir küresel büyümeyi yansıtacak şekilde 2025’te ivme kazanacağının öngörüldüğü aktarıldı.
ABD’nin büyük yatırım bankalarından JP Morgan, “TL’de ağırlık artır” tavsiyesine başladı. Bankanın eylül ayı başında yatırımcılara gönderdiği bilgi notunda, Türkiye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yer alırken, “Model portföyümüze küçük bir miktar ‘TL ağırlık artır’ pozisyonu ekliyoruz. Temmuz başında opsiyonlarda TL uzun pozisyonu almıştık. Artık risk/ödül dengesinin doğrudan TL alımdan yana olduğunu düşünüyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
JP Morgan’In ekim ayında yayımlanan “Avrupa, Orta Doğu ve Afrika, Gelişmekte Olan Piyasalar Yerel Piyasalar Pusulası” başlıklı raporunda da makroekonomik politikaların doğru yönde ilerlediği belirtilerek, “TL, temel açıdan çok ucuzladığı için yüksek enflasyonun rekabetçiliği azaltması artık daha az endişe verici bir durum. Rezerv büyümesinden ödün vermeden TL’yi büyük ölçüde istikrarlı tutabiliyorlar.” değerlendirmesi yer aldı.
TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın kasım ayı başındaki Enflasyon Raporu sunumunun ardından yabancı yatırım bankaları tarafından paylaşılan analizlerde, “enflasyonda kalıcı ve belirgin bir düşüş sağlanana kadar sıkılaştırmanın devam edeceği” kararlılığına vurgu yapıldı. Morgan Stanley’nin CEEMEA ülkelerine yönelik haftalık raporundaki Türkiye’ye ilişkin değerlendirmede, Para Politikası Kurulu (PPK) karar metinleriyle uyumlu olarak yapılan iletişimin güçlü bir şekilde enflasyona odaklanıldığını gösterdiği belirtildi.
Deutche Bank tarafından kasım ayında paylaşılan bilgi notunda, Türk tahvillerinin 2024’te en iyi performans gösteren gelişmekte olan tahviller arasında yer alabileceği ifade edildi. Bankanın notunda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının parasal sıkılaştırmada beklentilerin üzerinde kararlar almasının, korunmaya açık TL mevduatlar vurgulanarak uygulanmaya başlanan makro ihtiyati çerçevedeki yeni uygulamaların ve bankanın şeffaf iletişiminin TL için sürpriz bir pozitiflik içerdiğine dikkat çekildi. Bilgi notunda, TL için taktiksel alım önerisinde bulunuldu.
BNP Paribas da TCMB’nin son aylarda yaptığı para politikası düzenlemesinin ardından Türk tahvillerinin daha cazip hale geldiğini bildirdi.